Bir kapitalist barbarlık yılını daha geride bıraktık. Bir yıl daha öncekiler gibi kriz, Savaş, katliamlar, yoksulluk ve göçlerle karakterize oldu. Daha fazla kâr ve egemenlik uğruna dünyanın dört bir yanında sürdürülmekte olan emperyalist savaşta ülkeler, şehirler yerle bir edildi, yüz binlerce işçi ve emekçi katledildi, yüzbinlercesi göç yollarında öldü, yüzbinler en ağır koşullarda yaşamlarını sürdürmek zorunda kaldı. 2016 yılının son aylarında emperyalist savaş vezir düşürme operasyonları ve suikastlarla yeni bir evreye girdi. Ankara’da Rus Büyükelçisi, Brüksel NATO denetçisi öldürüldü, İsrail’de Rus elçisi zehirlendi, Suriye’ye giden Rus özel uçağı, karadeniz üzerinde düşürüldü, başkan değiştirme arifesindeki ABD’de 35 Rus diplomatı casusluk gerekçesiyle sınır dışı edildi. 2016 yılında, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de önemli gelişmeler oldu. Devletin Kürt halkına dayattığı imha savaşında Kürt kentleri, kasabaları yerle bir edildi, ölümleri, tutuklamalar izledi. Türk ordusu Suriye’ye girerek emperyalist savaşta aktif olarak yer aldı. Bunlara derinleşen krizin sarsıcı etkileri eklendiğinde Türk burjuvazisi parlamenter sınırlar içerisinde yönetme kapasitesinin kaybetti. Temmuz darbesiyle devlet yönetimi bir oligarşinin eline verildi. Şimdi anayasa değişikliğiyle oligarşik diktatörlük kalıcı hale getirilmeye çalışılıyor. Oligarşik diktatörlüğün, devletin savaş ve iç savaş konseptini daha da şiddetle uygulayacağından kuşku yoktur. Dünyanın, krizin sarsıcı etkisi altında, genelleşmiş bir emperyalist 3 4 savaşa doğru adım adım ilerlediği bugünkü koşullarda, savaş karşıtlığı ile yetinilemez, hele hele burjuvazinin savaş ve iç savaş konsepti karşısında barışın savunulması zemininde kalmak, burjuvazinin yanında, iç barışın yanında yer almaktır. Savaş ve iç savaş konseptinin milliyetçiliği, şovenizmi, dinsel gericiliği besleyerek, kitlelerdeki umutsuzluğu büyüttüğü ve burjuva hegemonyanın güçlenmesine yol açtığı açıktır, ancak orta ve uzun vadede bu tablonun dağılmaması ve sınıf mücadelesinde bir hareketlenmeye yol açmaması mümkün değildir. “Biri ne ölçüde kaçınılmazsa, öteki de o ölçüde kaçınılmazdır.” 2017 yılı birçok bakımdan dünya tarihinde bir dönüm noktası olmaya aday gözüküyor. 2017, daha önceki yıllarla karşılaştığında sınıf mücadelesi açısından çok çok daha zor, ama aynı ölçüde olanakların artacağı bir yıl olacaktır. Komünistlerin görevi zorlukları ve olanakları birlikte görmek; zor olanı, olanaklarının taşıdığı potansiyelin gücü ve devrimci kararlılık ve cesaretle birleştirerek aşmaktır. Artık yapılanmayanları parti yokluğuyla gerekçelendirme dönemi geride kalmalıdır.
Ekim devriminin yüzüncü yıldönümü olan 2017’nin devrimci kararlılık cesaret ve atılım yılı olması dileğiyle tüm okullarımızın yeni yılını kutluyoruz.
Kitabı .pdf Formatında İndirmek İçin Tıklayınız >
kitap05