Seçimler Sonrası Yunanistan : Hükümet – Troyka – Emekçiler Üçgeni

Seçimler sonrası Yunanistan, yeni kurulan hükümetin AB kaynaklı dış basınçla birlikte emekçiler üzerinde yoğunlaştırdığı kemer sıkma politikalarıyla, bolca gündeme gelmeye devam ediyor.  Avrupa Birliği’nin isteklerine paralel hareket eden yeni hükümet, AB merkez bankası AK ve IMF’ den oluşan Troyka heyetiyle birlikte kesintiler üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.

Başbakan Antonis Samaras ve hükümetinin 2013 ve 2014 yılları için geçerli olacak kesintilerle 11.7 milyon dolarlık bir bütçe sağlaması gerekiyor. Fakat Yunanistan basını da kesintilerle sağlanmaya çalışılan yeni bütçe için çizilen plan ile hükümetin AB ve IMF gözlemcilerini ikna edebileceğinden bir hayli umutsuz. (1) Öyle görünüyor ki, Yunanistan emekçileri bu sürecin cefasını daha çok çekecek. Buna karşın birçok stratejik çalışma alanında emekçilerin isyan dalgaları kendisini göstermeye devam ediyor.

Krizin sertleşmesiyle birlikte, emekçiler direniş odaklarını genişletmeye çabalıyor. Bu çabalara dair örneklerden dikkat çekici olanlarına son günlerde Yunanistan’ın kuzeyindeki hastanelerde rastlanıyor. Kuzey Yunanistan’daki hastanelerde birçok sağlık çalışanı kesintiler nedeniyle görevinden ayrılırken,  Komotini (Gümülcine), Polygro ve Kavala gibi kentlerde çalışanlar iş yavaşlatma eylemlerine başladılar. Bu durum bölgede hastanelerin çöküşün eşiğinde olduğu görünümünü veriyor.

Birleşik Yunanistan Hastaneleri Hekimler Federasyonu Başkanı Dimitris Varnavas’a göre hastanelerdeki atmosfer bir patlayıcıyı andırıyor. (2)  Anlaşılan, birçok çalışma alanı gibi, sağlık da Yunanistan’da krizden oldukça etkilenmiş durumda. Üstelik sağlık gibi diğer birçok alanda da uzun süredir emekçilerin isyan hareketlerini yoğunlaştırdığını duymaktayız.

Emekçilerin mücadelelerini bütün alanlarda yükseltmesi bir zorunluluk haline geliyor, koşullar gün geçtikçe daha da ağırlaşıyor. Yunanistan’da AB’nin seçimler öncesi ayak bağı olacağını düşündüğü ve görece devrimci bir programla kitlelere seslenen SYRIZA’nın muhtemel iktidarı alması olasılığının gerçekleşmemesi ve işbirlikçi koalisyon hükümetinin başa gelmesiyle birlikte, emekçi yığınlar mücadelenin zorunluluğunu daha fazla kavramış görünüyor.

Ayrıca mevcut kriz, bağlantılı olarak Yunanistan’da birçok tartışmayı da beraberinde getiriyor. Bir tartışma da özellikle son günlerde Yunanistan’ın Euro bölgesinden ayrılıp ayrılmaması üzerinde bir hayli yoğunlaşmış durumda.

Hatta birçok tanınmış ekonomi dergisi, internet sitelerinde Yunanistan’ın Euro bölgesinde kalıp kalmayacağına dair anketler düzenliyor(3).

AB merkez ülke bakanları ise sürekli Yunanistan’ın Euro bölgesinden çıkması gerektiğine dair söylemlerini çoğaltıyorlar, bu söylemler ise birçok yorumcuya AB’nin Yunanistan’dan çok Euro’nun itibarını korumayı amaçladığını düşündürüyor. AB’nin Yunanistan’ı toptan Euro bölgesinden uzaklaştırmasınn nasıl sonuçlar doğuracağı, AB’nin merkez ülkelerindeki bürokratlar için uzunca düşünülmesi gereken konulardan biri olsa gerek.

Görünen o ki AB için kâr zarar hesapları doğrultusunda Yunanistan’ın Euro bölgesi içindeki varlığı her an için yok edilebilir bir konumda. Zaten uzunca bir süredir de Yunanistan’ın birlikteki konumuna dair tartışmalar sürmekteydi. Görülüyor ki bu konum krizle birlikte uzun süre devam edecek.

Yunanistan halkı için krizin ilk dönemlerindeki durumun değişmeyeceği gerçeği artık daha net görünmeye başlanıyor, hükümet Troyka’yı ikna edebilmek için bolca toplantı yapıyor ve kesintilere gidiyorken AB ve küresel sermaye bu çabaları yetersiz görüyor.

Kesintiler en stratejik çalışma alanlarına kadar sıçramış durumda, hastaneler çöküşün eşiğinde. Bütün bu verilerle birlikte halkın hükümete verdiği son kredinin de dolmak üzere olduğunu görmemek elde değil. Avrupa’nın küresel krizle birlikte diğer bileşenlerindeki (İspanya,Portekiz, İtalya vs.) çatlaklar gittikçe genişlerken Yunanistan Avrupa için krizin ilk sıradaki temsilcisi olmaya devam ediyor.

Diğer yandan AB’nin merkez ülkelerinde ve Türkiye basınında da bol bol yer alan Yunanistan emekçilerini aşağılayan haberler de artmaya devam ediyor. Yunanistan emekçilerinin tembelliği bolca konu edinilerek AB’nin başından beri Yunanistan’da uygulayageldiği tekelci, emekçi düşmanı politikalar halı altına süpürülmeye çalışılıyor.

Krizin faturası emekçilere çıkarılırken, krizin nedeni olarak da emekçiler hedefe oturtuluyor. Sermayedarların buyruğu doğrultusunda koalisyon hükümetinin yaptığı çalışmalar da bu dış basının yaptığı haberleri haklı konuma taşıyor, emekçilerin cepleri daha da fazla boşaltılıyor. Buna karşın emek cephesinde huzursuzluk sürekli artıyor.

Hükümetin bu tutumu ve küresel sermayenin sonu gelmez istekleri karşısında  Yunanistan’da emekçilerin direniş odaklarını genişletmeleri ve sınıf örgütü öncülüğünde  mücadele olanaklarını artırmaları artık yarına ertelenemez bir görev olarak ortada duruyor. Yunanistan devrimcilerinin mücadele tarihi, bize bu görevin ortada kalmayacağına dair önemli mesajlar veriyor.

1.    ekathimerini.com, Greece hammers out cuts as lenders pore over boks.

2.    ekathimerini.com, Hospitals in Northern Greece near collapse.

3.    The economist dergisinin yapmış olduğu ankette Yunanistan’ın bu yıl Euro bölgesinden çıkıp çıkmayacağına dair sorulan soruya katılımcıların 26.07.2012 tarihi itibariyle verdikleri evet cevabı  katılımcıların %52 si civarında