“Ölen Ben, Öldüren Benden” – Ferda Kar

kapak-kitap

17 Aralık 2011’de son ABD askerinin Irak’tan çekilmesiyle, 2003 yılında ABD tarafından Irak’a yapılan emperyalist müdahalenin askeri kısmı son bulmuş oldu.

4500 ABD askerinin, yüzbinlerce Iraklının öldüğü, parasal maliyetinin 1 trilyon olduğu söylenen kanlı savaş, Saddam Hüseyin’in kitle imha silahları barındırdığı öne sürülerek İngiltere’yle birlikte başlatılmıştı. Savaşın başlamasından kısa bir süre sonra, kitle imha silahlarının bulunmadığı dolayısıyla bu savaşın bir hegemonya savaşı olduğu tüm dünya tarafından anlaşılmıştı. Demokrasi ve özgürlük getiriyoruz safsatasıyla başlatılan işgal, dünya kamuoyu önüne, bilinen bir gerçeği acı bir deneyimle bir kez daha ortaya koydu. Emperyalizm, sermayenin çıkarına kanlı savaşlarıyla, yeni hegemonya alanları oluşturur veya alanlarını korur. Ülkeden ülkeye yoksul halklar için özgürlüğü değil, yeni prangaları taşır. Kapitalizm yeryüzünde varlığını sürdürdüğü sürece bu hegemonya savaşları bir denge durumu sağlanıncaya kadar devam eder. Krizler ve iflaslarla bozulan dengeler, yeni  hegemonya savaşlarının çıkmasını doğurur. Irak işgalinin dergimizin daha önceki sayılarında çeşitli yazılarla değerlendirilmesi yapılmıştı. Fiili olarak savaşın son bulmasıyla, bu yazıda kanlı savaşın başka bir yönünü değerlendireceğiz. Bu savaş ve bu gün devam etmekte olan tüm savaşlar, dünya proletaryasının hem siyasal hem de enternasyonalist bilinçten yoksunluğunu ve bunun derecesini ortaya koymuştur. Emperyalizmin savaş çığlıkları attığı zamanlarda ve savaş sırasında, ne işgalci ülkenin proleterleri ne işgale maruz kalan proleterler, toplumsal üretimden almış oldukları rol gereği, sahip oldukları enternasyonalist ruhu bilince taşıyıp, tepkilerini gösterememişlerdir. Savaş başladıktan sonra ölümlerle birlikte, savaşın acımasızlığı ortaya çıkınca kişisel tepkiler oluşmaya başlamıştı. Emperyalizme karşı proletaryanın en önemli silahı enternasyonalizmdir. Ülke işçi sınıfının uluslar arası işçi ordusunun bir parçası olduğunu, ortak davaya ve ortak çıkarlara sahip oldukları bilincini ortaya çıkaracak ve onu geliştirecek olan yine işçi sınıfının devrimci enternasyonalist partisidir.

1912 de yapılan Sosyalist Enternasyonal Kongresi proletaryanın savaş karşısındaki tavrını ve eylemini açıkça ortaya koymuştur.”Bir savaş tehlikesine karşı, tehdit altında bulunan bütün ülkelerdeki işçi sınıfı için, işçi sınıfının parlamentolardaki temsilcileri için bir eylem ve koordinasyon gücü olan Enternasyonal Sosyalist Büronun yardımıyla, kendilerine en uygun görünen ve tabiatıyla sınıf mücadelesinin keskinliği ve genel siyasi duruma göre değişen bütün araçlarla savaşı önlemek için, ellerinden gelen bütün çabayı göstermek, onu kısa zamanda durdurmak için aracılık etmek ve geniş halk tabakalarını ayaklandırmak ve kapitalist egemenliğin düşüşünü hızlandırmak için, savaş tarafından yaratılan iktisadi ve siyasi bunalımdan var güçleriyle yararlanmak onların görevidir.”  Irakta  savaşın ilk perdesi kapanmıştır.Sonuç, iş bulamadığı için zorunlu olarak paralı askerliği seçen ABD’nin yoksul insanlarından 4500 kişi ölmüştür, Irak tarafında da yüz binlerce kadın, erkek ve çocuk hayatını kaybetti. Savaşa harcanan 1 trilyon dolar yine bu yoksul halklara ödettirilecektir. Obama Irak’tan dönen askerlere bundan sonraki yaşamlarında iş ve sosyal güvencelerin sağlanacağı sözünü verdi. Bu sözler daha önceki başkanlar tarafından da verilmişti, ama savaşı yaşayan askerler bir toplumsal travma olarak kaldılar. Ordudan ayrılan askerlerin işsizler ordusunu büyüttüğü de ortadadır. Özgürlüğe ve demokrasiye kavuşacağı söylenen Irak halkı da, mezhep çatışmaları ve kargaşayla karşı karşıyadır. Bu durum Emperyalist savaşların yoksul halklar açısından kaçınılmaz sonucudur. Tıpkı Ruhi Su ustanın Irmak şiirinde söylediği gibi:

Ağaç demiş ki baltaya

Sen beni kesemezdin ama

Ne yapayım ki sapın benden

Bak şu ağacın bilincine sen

Ölen ben, öldüren benden

 

Bunca analar ağlayıp durur da

Akıp gider gelinciklerden

Kör müdür sağır mıdır bu ırmak

Ölen ben, öldüren benden

 

Her yerde böyle olmuş bu

Önce dağa, taşa, ağaca söyletmiş halk

Sonunda sabahın bir yerinden

Uyanıp kalkmış ayağa ırmak

Ölen ben, öldüren benden