Başkan Biden’in iktidara gelmesinden bu yana ilk kez yapılan NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) Savunma Bakanları Şubat toplantısı, NATO’nun 75 yıllık eski bir ittifak olduğunu tekrar gösterdi. Bu toplantı, Afganistan ve Libya’daki askeri başarısızlıklarına rağmen NATO’nun askeri çılgınlıklarını iki zorlu ve nükleer silahlı düşmana çevirdiğini gösteriyor: Rusya ve Çin.
Bu tema, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin tarafından, NATO toplantısı öncesinde Washington Post’taki bir yazıda vurgulandı ve “Çin ve Rusya gibi teşvik edilmiş rakiplerin saldırgan ve zorlayıcı davranışlarının kolektif güvenliğe olan inancımızı güçlendirdiğini” vurguladı.
Rusya ve Çin’i, Batı’nın askeri olarak daha fazla yığınak yapmasının meşrulaştırma aracı olarak kullanmak, ittifakın önümüzdeki on yıl için dünyadaki rolünü tanımlamayı amaçlayan ‘NATO 2030: Yeni Bir Çağ için Birliktelik’ adlı yeni stratejisinin kilit unsurlarından biridir.
NATO, 1949’da Amerika Birleşik Devletleri ve diğer 11 Batı ülkesi tarafından Sovyetler Birliği ve Avrupa’da komünizmin yükselişiyle mücadele etmek için kuruldu. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana, 30 ülkeyi kapsayarak büyüdü, Doğu Avrupa’nın çoğunu kapsayacak şekilde genişledi ve şimdi yasadışı savaş yapma, sivilleri bombalama ve diğer savaş suçları konusunda uzun ve kalıcı bir geçmişe sahip.
1999’da NATO, Kosova’yı Sırbistan’dan ayırmak için BM onayı olmadan bir savaş başlattı. Kosova Savaşı sırasında yasadışı hava saldırıları yüzlerce sivili öldürdü ve yakın müttefiki Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Taki şu anda NATO bombalama kampanyası kapsamında işlenen şok edici savaş suçlarından yargılanıyor.
Kuzey Atlantik bölgesinin dışında da, NATO 2001’den itibaren Afganistan’da Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte savaştı ve 2011’de Libya’ya saldırdı, geride yıkık bir devlet ve büyük bir mülteci krizi bıraktı.
NATO’nun yeni stratejisinin incelemesinin ilk aşaması NATO 2030 Projeksiyon Grubu raporu olarak adlandırılıyor. NATO’nun kanlı tarihini açıkça ve acilen düşünmesi gerektiği için bu kulağa teşvik edici geliyor. Neden kendini, savaşı caydırmaya ve barışı korumaya adadığını iddia eden bir örgüt savaşları başlatıp binlerce insanı öldürüyor ve dünyanın dört bir yanındaki ülkeleri şiddete, kaosa ve yoksulluğa boğmaya devam ediyor?
Ancak ne yazık ki, bu tür bir iç gözlem NATO’nun “projeksiyon/yansıma” ile kastettiği şey değildir. Projeksiyon kavramı bunun yerine NATO’yu “tarihin en başarılı askeri ittifakı” olarak alkışlıyor ve … bütün eski arızaları içinde barındıran yeni bir on yıllık askeri çatışmaya girişiyor.
NATO’nun “yeni” Soğuk Savaş’taki rolü, aslında Soğuk Savaş’taki eski rolüne bir geri dönüştür. Bu, Amerika Birleşik Devletleri’nin en başta NATO’yu yaratmaya karar vermesinin çirkin nedenlerini ortaya çıkardığı ve onları bugünün dünyası bağlamında incelemeleri için yeni nesil Amerikalılar ve Avrupalılar için teşhir ettiği için öğreticidir.
Sovyetler Birliği veya Rusya ile yapılan herhangi bir ABD savaşı, Avrupalıları her zaman hem savaşçı hem de kitlesel savaş kurbanları olarak doğrudan ön saflarda tutacaktı. NATO’nun birincil işlevi, Avrupa halkının Amerika’nın savaş planlarında kendisine verilen bu rolleri oynamaya devam etmesini sağlamaktır.
Michael Klare’nin NATO 2030 ile ilgili bir NATO izleme raporunda açıkladığı gibi, ABD’nin NATO ile birlikte attığı her adım “onu ABD’nin Çin’i ve Rusya’yı topyekûn savaşta yenme ve onlarla savaşma planlarına entegre etmeyi amaçlıyor.”
ABD Ordusunun, örtük bir şekilde “Çok Alanlı Operasyonlarda ABD Ordusu” olarak adlandırılan Rusya’yı işgal planı, Rus komuta merkezlerine ve savunma kuvvetlerine füze ve topçu bombardımanları ile başlıyor ve ardından zırhlı kuvvetlerin kilit bölgeleri işgal etmek için gerçekleştirdiği bir istila ile Rusya teslim olana kadar devam ediyor.
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Rusya’nın böyle bir varoluşsal tehdit karşısında savunma stratejisi teslim olmak değil, Birleşik Devletlere ve nükleer silah kullanan müttefiklerine misilleme yapmak olacaktır.
ABD’nin Çin’e saldırı planları da Pasifik’teki gemilerden ve üslerden ateşlenen füzeleri içeren bir şekilde Rusya’ya karşı yapılan plana benzerdir. Çin, savunma planları konusunda kamuoyuna açık değildi, ancak varlığı ve bağımsızlığı tehdit edilirse, pozisyonları tersine döndüğünde Amerika Birleşik Devletleri’nin yapacağı gibi, muhtemelen nükleer silah kullanacaktır.
Michael Klare, NATO 2030’un “tüm ittifak üyelerini Rusya ve Çin ile giderek artan bir nükleer savaş riskine maruz bırakacak maliyetli, her şeyi tüketen bir askeri rekabete taahhüt ettiği” sonucuna varıyor.
Peki, Avrupa halkı Amerika’nın savaş planlarındaki rolü hakkında ne düşünüyor? Avrupa Dış İlişkiler Konseyi geçtiğimiz günlerde on NATO ülkesinde ve İsveç’te 15.000 kişiyle derinlemesine bir anket yaptı ve sonuçları “Amerikan Gücünün Krizi: Avrupalılar Biden’ın Amerika’sını Nasıl Görüyor” başlıklı bir raporda yayınladı.
Rapor, Avrupalıların büyük bir çoğunluğunun ABD’nin Rusya veya Çin ile savaşına katılmak istemediğini ve tarafsız kalmak istediğini ortaya koyuyor. Sadece% 22’si Çin ile bir savaşta ve % 23’ü Rusya ile bir savaşta ABD’nin tarafını tutmayı tercih edeceklerini belirtti. Dolayısıyla Avrupa kamuoyu, NATO’nun Amerika’nın savaş planlarındaki rolü ile tam tersi bir pozisyonda gibi görünüyor.
Genel olarak transatlantik ilişkiler konusunda, birçok Avrupa ülkesindeki çoğunluk, ABD siyasi sistemini kırılmış ve kendi ülkelerinin siyasetini daha sağlıklı olarak görüyor. Avrupalıların yüzde elli dokuzu, Çin’in on yıl içinde ABD’den daha güçlü olacağına inanıyor ve çoğu, Almanya’yı ABD’den daha önemli bir ortak ve uluslararası lider olarak görüyor.
Avrupalıların yalnızca % 17’si ABD ile daha yakın ekonomik bağlar kurmak isterken, Fransız ve Almanların daha da az bir kısmı -% 10’u-, ülkelerinin ulusal savunmaları için Amerika’nın yardımına ihtiyaçları olduğunu düşünüyor.
Biden’ın seçilmesi, Avrupalıların 2019’daki bir önceki ankete göre görüşlerini pek değiştirmedi, çünkü Trumpizmi Amerikan toplumunda daha köklü ve uzun süredir devam eden sorunların bir belirtisi olarak görüyorlar. Yazarların sonuca göre, “Avrupalıların çoğu, Biden’ın Humpty Dumpty’yi 1 tekrar bir araya getirebileceğinden şüphe ediyor.”
Ayrıca Avrupalılar arasında NATO’nun üyelerin gayri safi yurtiçi ürünlerinin yüzde 2’sini savunmaya harcaması yönündeki talebi de geri çekiliyor. İronik olarak, bazı devletler askeri harcamalarını artırmadan NATO hedefine ulaşacaklar çünkü COVID GSYİH’larını azalttı, ancak ekonomik olarak mücadele eden NATO üyelerinin askeri harcamalara öncelik vermesi pek olası değil.
NATO’nun düşmanlığı ile Avrupa’nın ekonomik çıkarları arasındaki ayrılık, askeri harcamalardan daha derindir. Amerika Birleşik Devletleri ve NATO, Rusya ve Çin’i birincil olarak tehdit olarak görürken, Avrupalı işletmeler onları kilit ortaklar olarak görüyor. 2020’de Çin, Avrupa Birliği’nin bir numaralı ticaret ortağı olarak ABD’nin yerini aldı ve 2020’nin sonunda AB, ABD’nin endişelerine rağmen Çin ile kapsamlı bir yatırım anlaşması imzaladı.
Avrupa ülkelerinin de Rusya ile kendi ekonomik ilişkileri var. Almanya, Rusya’nın kuzeyinden Almanya’ya uzanan 746 mil uzunluğundaki doğal gaz arteri olan Nord Stream 2 boru hattına bağlılığını sürdürüyor – Biden yönetimi bunu “kötü bir anlaşma” olarak adlandırsa ve Avrupa’yı Rus “ihanetine” karşı savunmasız hale getirdiğini iddia etse bile.
NATO, sanki farklı bir gezegende yaşıyormuş gibi günümüz dünyasının değişen dinamiklerinden habersiz görünüyor. Tek taraflı Projeksiyon Grubu raporu, Rusya’nın Kırım’daki uluslararası hukuku ihlal etmesini, Batı ile ilişkilerinin bozulmasının başlıca nedeni olarak gösteriyor ve Rusya’nın “uluslararası hukuka tam olarak uyması” gerektiğinde ısrar ediyor. Ancak ABD ve NATO’nun çok daha fazla sayıda uluslararası hukuk ihlalini ve yenilenen Soğuk Savaşı körükleyen gerilimlerde başrolü oynadığını görmezden geliyor:
• Kosova, Afganistan ve Irak’ın yasadışı işgali;
• NATO’nun Doğu Avrupa’ya genişlemesiyle ilgili bozulmuş anlaşma;
• ABD’nin önemli silahların kontrolü anlaşmalarından çekilmesi;
• 2001’den beri Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri tarafından diğer ülkelere 300.000’den fazla bomba ve füze atıldı;
• ABD’nin Libya ve Suriye’deki vekalet savaşları, her iki ülkeyi de kaosa sürükledi, El Kaide’yi yeniden canlandırdı ve İslam Devleti’ni doğurdu;
• ABD yönlendirmesinde gerçekleşen Ukrayna’daki 2014 darbesinin; ekonomik çöküşe, Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesine ve Doğu Ukrayna’da iç savaşa yol açtı.
Dolayısıyla, NATO’nun örtük bir şekilde “belirsiz zamanlar” olarak adlandırdığı kendi rolünü ciddi bir şekilde incelemekteki başarısızlığı, Amerikalılar ve Avrupalılar için, zamanımızın belirsizliğine katkıları kıyaslandığında soluk kalan Rusya ve Çin’e yönelik tek taraflı eleştirilerinden daha endişe verici olmalıdır.
SSCB’nin dağılmasından ve Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra bir nesil boyunca NATO’nun dar görüşlü korunması ve genişlemesi, trajik bir şekilde bu düşmanlıkların yenilenmesine zemin hazırladı – hatta belki de canlanmalarını kaçınılmaz hale getirdi.
NATO’nun Projeksiyon Grubu, raporunu tehlikeli tek taraflı tehdit analiziyle doldurarak ABD’nin ve NATO’nun yeniden alevlendirdiği Soğuk Savaşını haklı çıkarıyor ve destekliyor. Dünyanın karşı karşıya olduğu tehlikelerin ve NATO’nun bunlardaki rolünün daha dürüst ve dengeli bir şekilde gözden geçirilmesi, NATO’nun geleceği için çok daha basit bir plana yol açacaktır: NATO, mümkün olduğu kadar çabuk çözülmeli ve dağıtılmalıdır.
Medea Benjamin, “CODEPINK for Peace”in kurucularından ve ‘Inside Iran: The Real History and Politics of the Islamic Republic of Iran’ da dahil olmak üzere birçok kitabın yazarıdır.
Nicolas J. S. Davies bağımsız bir gazeteci, CODEPINK’te araştırmacı ve ‘Blood on Our Hands: the American Invasion and Destruction of Iraq’ ın yazarı.
Kaynak: https://www.codepink.org/what_planet_is_nato_living_on
1. Humpty Dumpty eski bir İngiliz ninnisinde geçen ve kırılan bir yumurta:
“Hampti Dampti duvarın üzerine oturdu,
Hampti Dampti büyük bir düşüş geçirdi.
Onlarca adam ve daha da onlarca adam
Hampti’yi önceden olduğu gibi toplayamadı.”