Komünist Birlik ve Komünist Parti

Birlik sorunu, bugün komünistlerden, reformistlere kadar geniş bir yelpazede ve sendikal birlikten eylem ve parti birliğine kadar farklı düzlemlerde tartışılıyor. Sınıf hareketinin içinde bulunduğu ideolojik savrulma ve örgütsel dağınıklığın yol açtığı bu tartışmada, birlik, mevcut durumdan çıkışın bir yolu olarak görülüyor.

Komünistler için birlik sorunu Komünist partinin sınıfın öncü kesimleriyle buluşması, sınıfın eğitilmesi, örgütlenmesi ve sınıf hareketinin devrimci tarzda yönetilmesi sorunudur. Ancak bugün sınıf hareketini bu tarzda örgütleyip yönetecek devrimci bir partinin olmaması, birlik sorununu başka bir biçimde, devrimci partinin inşası sorununa bağlı olarak ele alınmasını zorunlu kılıyor.

Devrimci sınıf partisinin inşası sorunu doğrudan komünistlerin birliği sorununa indirgenemezse de birlik sorunu yine de parti inşası sürecinin önemli bir öğesidir. Bu noktada asıl sorun birliğin gerekliliği değil, nasıl gerçekleştirileceğidir. Birliğin gerekliliği konusunda komünist kişi ve gruplar arasında genel bir mutabakat olsa da, bu birliğin nasıl gerçekleştirileceği konusunda net bir bakış açısının var olduğu söz edilemez. Tersine bu konuda komünist kişi ve gruplar arasında yaklaşım farklılıklarında ifadesini bulan ciddi bir kafa karışıklığının olduğunu söyleyebiliriz.

En başta komünistlerin birliği sorunu, yaşanan bunca deneyime rağmen hâlâ eylem birliği sonuyla birbirine karıştırılıyor. Eylem birliği, ideolojik, politik ve örgütsel yaklaşımları farklı grup ve partiler arasında sınıf mücadelesinin pratik hedefleri üzerinden ortak düşmana karşı gerçekleştirilen mücadele birlikleridir. Farklı yaklaşımlara sahip güçlerin bir eylem birliği çerçevesinde bir araya gelmeleri için ideolojik birlik şart olmadığı gibi, örgütsel ve politik birlik de şart değildir. Bunun aksine, komünistlerin birliği ideolojik birlik üzerinde politik ve örgütsel birliği öngörür. Bu anlamda eylem birliğinden hem içerik hem de biçim olarak farklıdır. İçerik olarak amaç, ilke, hedeflerin bir bütünselliğini, biçim olarak da, disiplinli merkezi bir örgütlülüğü şart koşar. Bu konudaki kafa karışıklığının diğer bir biçimi de, hareketin pratik hedefleri üzerinden kurulacak eylem birliğinin süreç içinde bir ideolojik, politik ve örgütsel birliğe dönüşebileceği düşüncesidir. “Süreç olarak parti” fikrinden hareket eden bu düşüncenin, parti fikrini bir olasılık olarak ele alması yanında en tehlikeli yanı, Birlik sorununu, ideolojik birliğin sağlanmasının bir aracına indirgeyerek, deforme etmesidir. Komünistler için ideolojik birlik varılması gereken bir hedef değil, bir kalkış noktası ve mücadelenin her aşamasında gözetilmesi gereken bir hedeftir. Bu anlayışın temelinde komünist grup ve kişiler arasındaki ilişkiyi bir ideolojik ilişki olarak değil de grup ya da kişiler arasındaki bir asgari müşterek ilişkisi olarak ele alınması vardır. Bu durumda gruplar, partiler v.b. arasında var olan asgari müşterek, varılması öngörülen ideolojik, politik ve örgütsel birliğin hareket noktası olarak ele alınır. Üzerinde anlaşılan konular asgari müştereke dahil edilirken, anlaşılamayan konular, ilerde her grubun kendi anlayışına uygun olarak çözüleceği varsayımıyla, geleceğe ertelenir. Anlaşmazlıkların geleceğe ertelenerek çözüldüğünü varsayan bu yaklaşım, sınıf mücadelesi pratiğinin de kanıtladığı gibi, ideolojik ve örgütsel birliği sağlama bir yana, her seferinde daha büyük ve etkili bölünmelere yol açmıştır. İçinde geleceğin ayrılık tohumlarını taşıyan bir birlik ne kadar iyi niyetli bir girişim olursa olsun çökmeye mahkumdur.

Komünistlerin birliği konusunda bütün bu ve buna benzer kafa karışıklıklarının ortak özelliği, birliği koşullayan sınıf hareketindeki mevcut dağınıklığın nedenlerinden hareket etmek yerine, sonuçtan hareket edilmesi, dağınıklığın yol açtığı güçsüzlüğün birleşerek aşılabileceğine olan bönce inançtır. Sınıf mücadelesi dinamik bir süreçtir. Sadece kapitalizmin gelişmesi ve bu gelişmenin sınıf içinde yarattığı farklılaşmalardan, bölünmelerden değil, karşıt sınıfın ideolojik ve politik müdahalelerinden de etkilenir. Sınıf içinde farklı ideolojik politik ve örgütsel eğilimlerin varlığı, bütünüyle kapitalist gelişmenin bu nesnel ve öznel etkilerinin sonuçlarıdır. Bu farklılıkların yok sayılması ya da küçümsenmesi üzerine oturtulan bir birlik anlayışı, işçi sınıfı içinde sadece komünist düşüncelerin yer bulacağı fikri kadar ütopiktir. Bu farklı eğilimlerin bir parti birliği içinde giderilebileceği varsayımı denklemi tersten kurmaktır.

Parti sorunu kapitalizmden komünizme geçişin kilit sorunlarından biridir. Parti bilimsel komünizm ile işçi sınıfı, işçi sınıfıyla devrim ve komünizm arasındaki devrimci köprüdür. Bu rolünü ancak öncü bir teoriyle donanmış devrimci parti oynayabilir. Çünkü “bilimsel  kesinlikte bir düşünce ve sağlam bir öğreti olmadan işçilere hitap etmek propaganda oyunu oynamaktır”, çünkü “ideolojik içeriği olmayan parti, bir bozukluktur.”

Parti birliğinin oluşumu ve kalıcılığı, dayandığı teorik temellerin doğru ve çürütülemez oluşuna bağlıdır. İşçi sınıfı dün olduğu gibi bugün de doğru ve çürütülemez bir teorik temele, Marksizm’e  Leninizm’e sahiptir. Sorun bu teorinin bir dogma değil de, bir eylem kılavuzu olarak kullanılarak sınıfın bugünkü dağınıklıktan çıkışının sağlanmasıdır.

Söz ve Eylemin komünistlerin birliği konusunda baştan beri ısrarcı olduğu nokta, ideolojik birlik sağlanmadan ve bu birlik amaç, ilke ve araç bütünlüğü içinde programatik bir düzleme oturtulmadan, politik ve örgütsel birliğin oluşturulamayacağıdır. İdeolojik birliğe, zamana yayılarak, tartışma ve eleştiriyle ulaşılabileceği varsayımına dayalı bir yürüyüş daha baştan başarısızlığa mahkumdur. Tartışma ve eleştiri, devrimci bir sınıf partisinin ideolojik, politik ve örgütsel birliğini sağlama ve pekiştirmenin vazgeçilmez araçlarıdır. Ancak bu araçlar sağlam bir ideolojik birlik varsa devrimci bir işlev görebilir, ideolojik birliği pekiştirerek politik ve örgütsel birliğin kaldıracı olabilirler. İlkelerin kaybolduğu, ideolojik sorunların arka plana itildiği yerde, bireysel tutumlara dayalı bir tartışmanın öne çıkması da, bunun yeni bölünmelere yol açması da kaçınılmazdır.

Sınıf mücadelesinin pratiği, başlangıçta ihmal edilebilir küçük ideolojik farklılıkların, mücadelenin sertleştiği koşullarda nasıl büyük ayrılıklara dönüştüğünün ve örgütsel bölünmelere yol açtığının örnekleriyle doludur. Komünistlerin sınıf hareketinde dağınıklığın hüküm sürdüğü bugünkü koşullarda, hareketin “pratik çıkarları” adına, buna bir yenisini eklememek için, birlik sorununa, her zamandakinden daha fazla bir titizlikle yaklaşmaları bir zorunluluktur.