Türkiye 15 Temmuz’da bir darbe girişimiyle sarsıldı.
Darbe girişimi 15 yıllık bir birikimin, ekonomik politik gerginliklerin, toplumu kutuplaştırma ile beslenen bir siyasetin, egemen sınıf içinde, onun devlet aygıtında yol açtığı, büyüttüğü çelişki ve çatışmanın vardığı boyutu ortaya koymaktadır. Bu bakımdan, darbeciler yönlendirilmiş ve özendirilmiş olsalar da, darbeyi adeta bir komediye çevirseler de, yapanlar açısından darbenin bir mizansen olduğu söylenemez.
Bu ülkede darbelerin, iktidardaki hangi partiye karşı ve hangi isim altında yapıldığından bağımsız olarak işçi sınıfını ve emekçileri hedef aldığını, işçi sınıfı ve emekçiler kendi deneyimleriyle biliyorlar. Bu açıdan darbeyi yapanlarla, onu, “demokrasi, insan hakları, hak ve özgürlükler”adına engellediklerini öne sürenler arasında hiçbir fark yoktur. Her iki durumda da saldırının esas hedefi işçi sınıfı ve emekçilerdir. Çünkü darbeye kalkışanlar da, onu başarısız kılanlar da işçi ve emekçi düşmanı burjuvazi ve onun devlet mekanizmasıdır.
Ancak, emir komuta zincirini bozan ve bizzat bu zincir tarafından başarısızlığa uğratılan darbenin, Türkiye’de bir süredir hüküm sürmekte olan koyu gerici bir dalganın tırmanarak devam edeceği, bütün burjuva partileri kapsayan bir siyaset tekleşmesine sağlayarak, hak ve özgürlüklerden yana geride ne kalmışsa hepsini silip süpürecek yeni bir dalgaya dönüştürüleceği de açıktır.
Tayyip Erdoğan’ın başarısız olduğunu kesinleşmesinin ardından darbenin “Allah’ın bir lütfu olduğunu” açıklamasıyla anlatmak istediği tam da budur. Emir komuta zinciri tarafından başarısızlığa uğratılan darbeden sonra yaşananlar; Erdoğan’a bağlı milis kuvvetlerinin silahlanarak sokağa çıkması, halkı sokağa çekmesi, yenilgi karşısında ne yapacağını şaşıran askerlerin linçe kalkışılması, camilerin hoparlörlerinin sonuna kadar açılarak halkın sokaklara çağrılması ile bu sürece katılmaları, Kürt halkının işçi ve emekçilerin katıksız boyun eğme ile iç savaş arasında sıkıştırılacağının ön göstergeleridir.
Başarısız darbe girişiminin Erdoğan’ı ve AKP’nin iktidarını daha da güçlendireceği kuşku götürmez. Bu güç Kürt halkına karşı yürütülen imha savaşını Türkiye’nin tümüne yaymak için kullanılacaktır. Ancak başarısız da olsa bu darbe girişimi Erdoğan ve iktidar açısından büyük bir gücü olduğu gibi, güçsüzlüğü de bağrında taşımaktadır. Başarısız darbe sonrası başlatılacağı ilan edilen “temizlik hareketi” yönetemezliği ve kaosu daha da büyütecektir.
İşçi sınıfı ve emekçileri çok daha karanlık ve zor günlerin beklediği açıktır. Birliğin ve gücün karşısında ancak birlik ve güçle durulabilir. İşçi sınıfının, emekçilerin önünde tek yol budur. Darbeleri toplum hayatından söküp atacak olan egemenlerin, genel kurmayın darbesiz bir yaşam vaadi değil, işçi sınıfının birliği ve gücüdür. Savaşsız sömürüsüz bir yaşamı kuracak güç bu güçtür.
Kurtuluş burjuvazinin iç çatışmasından medet ummakta değil, işçi sınıfının bağımsız devrimci eylemindedir, kurtuluş sosyalizmdedir!
Dergiyi .pdf Formatında İndirmek İçin Tıklayınız >
isbasi16