İç Savaşa Bir Adım Daha
İşbaşı gazetesi hemen her sayısında dünyadaki gelişmelere dikkat çekiyor. Emperyalist devletler arasındaki rekabet, birçok alanda paylaşım savaşı olarak sürüyor. Başta ABD, İngiltere, Fransa Almanya, Japonya, Çin ve Rusya olmak üzere kapitalist dünya hummalı bir savaş hazırlığı içinde.
Bu, madalyonun bir yüzüdür. Madalyonun öteki yüzünde işçi sınıfına, emekçilere, ezilenlere karşı adım adım geliştirilen bir iç savaş hazırlığı var. Çoğu zaman işçi sınıfının bugün için kapitalizmi yıkacak bir bilinç, örgütlülük ve eylemlilik düzeyine sahip olmadığından hareketle, burjuvazinin iç savaş hazırlığı ya gericilik kavramı altında görmemezlikten geliniyor ya da küçümseniyor. Ancak burjuva devlet bugün eskisinden farklı olarak olay ve olgulara henüz onlar potansiyel bir düzeyde iken müdahale ediyor. Bu anlamda kapitalist devlet, aynı zamanda sınıf mücadelesinden edindiği tecrübeyi kurumsallaştıran ve bunu kullanarak sınıf mücadelesine müdahale eden önleyici siyasi bir sınıf örgütlenmesidir.
Özetle kapitalist devlet, krizi, paylaşım ve bunalımın keskinleştiği çelişkilere bağlı olarak ortaya çıkabilecek muhtemel bir sınıfsal patlamayı önceden hesaba katarak hareket ediyor, hazırlık yürütüyor. Bir yandan sıkıyönetim, olağanüstü hal, terörle mücadele gibi argümanlar etrafında siyasal ortam daraltılıyor, öte yandan seri ve hızlı karar verme adına parlamento devre dışına itiliyor, hukuk askıya alınıyor vb. Bu süreç burjuva düzeninin sürdürülmesi ile ilgili temel konularda, (kriz, savaş ve devrim) burjuva partileri arasında bir konsensüs sağlanarak sürdürülüyor. Bu temel konularda burjuva siyaset adeta tekleşiyor.
TC, iç savaş hazırlığında önde gitme rekorunu elinde tutuyor. Son 10 yıldır birbiri ardınca çıkartılan ve bir sonraki bir öncekinin açığını kapatan yasalarla siyasal alan işçilere, emekçilere, Kürt halkına ve baskı altındaki diğer gruplara neredeyse tümüyle kapatıldı. Öyle ki en ufak bir hak arama eylemi bile terörizmle damgalanır hale geldi.
Daha önce MİT ve emniyet mensuplarını her türlü eylemlerine karşı koruma altına alan yasa, bu kez TSK’ni içine alacak biçimde genişletiliyor. Buna ek olarak daha önce değiştirilen Özel Güvenlik Yasası doğrudan müdahaleyi öngörecek ölçüde genişletiliyor. Getirilmek istenen yeni yasa, seri ve hızlı karar almayı engelleyen bürokratik mekanizmaları ve yargılama olasılığını ortadan kaldırarak, devletin manevra kabiliyetini arttırmayı amaçlıyor.
Hatırlanacaktır; askere darbe hakkı veriyor gerekçesiyle EMASYA Protokolü Şubat 2010’da kaldırılmıştı. O zaman liberaller ve kimi solcular bunu askeri vesayetten kurtulma adımı olarak demokrasi adına alkışlamışlardı. Şimdi ise EMASYA’dan daha beteri için hazırlıklar yapılıyor. Dün demokrasi adına EMASYA’nın kaldırılmasını alkışlayanlar, bugün benzer bir girişime darbe diyerek karşı çıkıyorlar. Gerçekte ise ne dün ülke demokratikleşmişti, vesayet ortadan kalkmıştı, ne de bugün darbe geri geldi! Olan biten, devletin kendini yeni koşullara göre yeniden örgütlemesi, adım adım bir iç savaş örgütlenmesine yönelmesidir.
HDP’li vekillerin dokunulmazlığının kaldırılması, Parlamentonun devreden çıkartılması, hukukun askıya alınması, Türk usulü başkanlık sistemi ve TSK’ya yeni yetkiler veren ve korumaya alan bu yasa, bütünsel bir iç savaş hazırlığının unsurlarıdırlar.
Bütün bunlar burjuvazinin, krizin, paylaşımın sürdüğü devrime gebe bir ortama kendini hazırlanmasıdır. Seri ve hızlı karar alabilmek adına burjuva demokrasisinin – diktatörlüğünün- yeniden yapılandırılmasıdır. Bu yapılanmanın diğer bir özelliği de burjuva siyasetin bir konsensüs etrafında tekleşmesi ve militarize olmasıdır.
Devrimci sınıf siyasetinin görevi burjuvazinin aralıksız bir şekilde yürüttüğü bu iç savaş hazırlığını görmek, Kürt halkının bizzat içinde yaşayarak öğrendiği ve konum aldığı bu süreci işçi sınıfına, emekçileri anlatmak, en önemlisi de buna uygun devrimci bir konumlanmaya ve hazırlığa girişmektir. Bu görev burjuvazinin öngördüğü siyasal zeminde ve burjuva kavramlarla hareket edilerek yerine getirilemez. Yapılması gereken ilk iş burjuvazi içinde çatlaklara dayalı güç arama mantığından vazgeçmek, işçi sınıfının devrimci siyasetini yaratmak için harekete geçmektir. Bu yol zordur, zahmetlidir ama hedefe götürecek tek yoldur.
Dergiyi .pdf Formatında İndirmek İçin Tıklayınız >
isbasi15