Dayanışmaya Çağrı !

Bir avuç emperyalist devletin egemenlik alanı ve kâr uğruna dünyanın hemen her yerinde  etnik ve dinsel farklılıklar kışkırtılarak halklar  kırılıyor, ülkeler yağmalanıyor. Bugün Ortadoğu’nun saldırı ve ulusal baskı altındaki iki mazlum halkı, Filistin ve Kürt halkları, yeni bir soykırımla karşı karşıyadır. İsrail’in Filistin’e saldırısı yeni olmadığı gibi sürpriz de değildir. İsrail tarihi boyunca saldırılarını düzenli aralıklarla sürdürerek, Filistin halkına kendini toparlamasına fırsat tanımamıştır. Ve ABD hegemonyasındaki dünya, bütün bu saldırıları en fazla kınayarak seyretmiştir. Tıpkı bu günkü gibi.

Ortadoğu’da Filistin halkıyla hemen hemen aynı kaderi paylaşan Kürt halkı, onlarca yıldır parçaların yer aldığı dört devlet tarafından onlarca kez katliama uğratıldı. Bugün bu katliam IŞİD denen taşeron örgüt tarafından uygulanıyor.

IŞİD, egemenlik ve kâr uğruna Ortadoğu halklarını birbirine kırdıran, başını ABD’nin çektiği içinde İsrail, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan vb. devletlerin yer aldığı emperyalist ittifakın, Suriye ve Iraktaki bazı Sünni aşiretlere dayanan vurucu gücüdür. IŞİD Katar ve Suudi Arabistan’ın parası ve Türkiye’nin silah, cephane, üs, eğitim, kadro ve militan desteğiyle  büyük ölçüde Suriye müdahalesi sırasında örgütlendi ve büyütüldü. IŞİD’in  doğrudan Şii yönetim ve  Rojava’daki  Kürt halkını hedef alan saldırı kararı bizzat bu ittifak güçlerinin katılımıyla Türkiye’de yapılan toplantılarla alındı. Barzani’nin da bu toplantıya katılmasıyla ittifak daha da genişletildi. Türkiye bu saldırının hazırlığını üstlendi ve IŞİD’i ağır silahlarla donattı.IŞİD Sünni Irak aşiretlerinin desteğiyle hiçbir zorlukla karşılaşmadan Musul’u aldı. Türkiye’nin Musul konsolosluk binasını ana karargâh yaptı.

IŞİD’ın Irak ve Suriye’de Sünni İslam adına sürdürdüğü  etnik ve dini soykırımın hedefi, fiili olarak bölünmüş Suriye ve Irak’ın resmi olarak  Sünni bir İslam devleti kurularak bölünmesi ve Güney Kürdistan dışındaki Kürt kurtuluş hareketinin tasfiye edilmesidir.

Komünist Hareket; IŞİD aracılığıyla halklara, farklı dinsel gruplara ve özellikle kendi kaderini tayin hakkı doğrultusunda önemli bir adım atmış olan Rojava’ya karşı sürdürülen canice saldırılara karşı tüm ilerici demokrat, sosyalist ve komünistleri, insani duyarlılığını henüz sermayeye tahvil etmemiş olanları maddi manevi dayanışmaya çağırıyor.

Gün, dayanışma günüdür. Bütün devrim ve demokrasi güçleri, tüm ezilen sınıflar ve halklar, insan yüreği taşıyan herkes; bütün gücünü, örgütlerini, olanaklarını son sınırına kadar harekete geçirmelidir. Hepimiz, Dünya ve bölge gericiliğinin kanlı aleti IŞİD canilerine karşı, bölgenin mazlum halklarının birlikte verdiği savaşa her türlü moral ve maddi olanak ve araçlarla destek olmak ve bu mücadeleye fiili olarak katılmak zorundayız. Zira bu, savaş bizim de savaşımızdır. Eğer Mezopotamya’da yenik düşersek;  tüm Ortadoğu ve Dünya  ezilenler halkları ve sınıfları olarak, barış ve bolluk içinde ve hep birlikte kardeşçe yaşayacağımız özgür bir hayat düşümüz geleceklere ertelenecek, çektiğimiz acılar daha da katmerlenecektir. Dayanışma, şimdi değilse ne zaman?

Haydin tüm maddi ve moral gücümüz, olanaklarımız, insan kaynaklarımızla dayanışmaya!

Haydin ortak zafer için topyekûn ortak savaşa!

Halklar Arasında Savaşa, Sınıflar Arasında Barışa Hayır!

Bildiriyi İndirmek İçin Tıklayınız >