Türk burjuvazisi Suriye’deki operasyonlarını genişletiyor. Batı Kürdistan’ın batısından sonra şimdi de; Suriye ve dünya gericiliğinden topladığı çetelerle birlikte, doğusuna, Batı Kürdistan’a operasyon düzenliyor.
Bu savaş emperyalist güçlerin, ABD, İngiltere, AB, Rusya vb. ve emperyalist emellerle savaşa katılan Türkiye gibi ülkelerin dünyayı yeniden paylaşmak için giriştikleri emperyalist savaşın bir parçasıdır. Bu savaş kimi sol çevrelerin ileri sürdüğü gibi “sarayın” bir entrikası, Erdoğan’ın kendini kurtarmak, AKP içindeki çalkantılara son vermek için yürüttüğü bir savaş değildir, bunlar sadece savaşın yol açacağı düşünülen sonuçlardan biridir. Mevcut savaşı “sarayın” bir entrikası olarak görmek ve bunun karşısında “barış ve demokrasi” istemini dayalı bir politika izlemek, bunu ileri sürenlerin niyetlerinden bağımsız olarak, savaşa destek vermektir. Bu savaş bütün fraksiyonları ve partileriyle burjuvazinin çıkarlarının bir tezahürüdür, içine düştüğü çıkmazdan sınırlarını büyüterek çıkma girişimidir.
Türkiye’nin emperyalist emellerinin yön verdiği bu savaşın asıl hedefi, Suriye topraklarının bir bölümünü, Batı Kürdistan’ı işgal etmek, buradaki Kürt varlığını etnik soykırıma tabi tutmaktır. Türk burjuvazisinin, Suriye’nin toprak bütünlüğüne bağlı kaldığını ileri sürmesi ve savaşın amacını Türkiye’ye yönelik terörü bitirmek olarak açıklaması, operasyonun gerçek amacını örtmek, Türk halkını, halkları savaşın bir parçası haline getirmek için başvurduğu bir yalan ve aldatmacadır. Savaşa “Barış Pınarı” harekatı adının konması da bu aldatmacanın bir parçasıdır. İsimleri değiştirilse de şey’ler o şey olarak kalırlar, tava dendiği için tencere tencere olmaktan çıkmaz. Bunun gibi adına “Barış Pınarı” denmesi işgal’ı, işgal olmaktan çıkmaz.
İşçiler, Emekçiler, Gençler, Kadınlar! bu savaş sizin savaşınız değildir. Bu savaş, Türk burjuvazisinin emperyalist emellerinin dışa vurması, ilhak ve işgal savaşıdır. Bu savaşa destek vermek; ölümlere, acılara, sefalete destek vermektir, bu savaşa destek vermek; büyüyen işsizlik, yeni vergiler, yeni zamlar ve savaş harcamalarına katlanmaktır, kendi eliyle kendi yoksulluğunu, sefaletini ve köleliğini onaylamaktır.
Komünistlerin bugünkü durumda öne çıkan görevi, sözümüz ve eylemimizin sınırlılığına esir olmadan, savaşın karşısında yer almak, şoven dalgadan etkilenen işçi ve emekçileri uyarmak, işgale karşı devrimci bir tavır alan devrimci parti ve gruplarla bir araya gelerek, devrimci mücadeleyi yükseltmektir.
Komünist İşçi Hareketi
::::::::::::