Bir çift güvercin: Ethel ve Julius Rosenberg – Gül Azur

Ethel ve Julius Rosenberg, soğuk savaş yıllarında (1947-1991), Rus casusu olmakla suçlanan ve 19 Haziran 1953’te elektrikli sandalyede idam edilen Amerikan Komünist Partisi üyesi karı-kocadır. Yargılandıkları dava 20. yüzyılın en çok tartışılan davasıdır.

Ethel Greenglass, 28 Eylül 1915’te New York’ta yoksul bir Yahudi ailenin çocuğu olarak doğdu. Liseyi bitirdikten sonra amatör bir tiyatro topluluğunda şarkı söylemeye başladı. Koleje gitmek istiyordu fakat 1930’ların ağır ekonomik buhranı ve yoksulluk yüzünden bir nakliye firmasında (National Packing and Shipping Company) sekreter olarak çalışmaya başladı. Bu firmada çalışırken, işçilerin sorunlarına tepkisiz kalmadı; komünist işçilerle tanıştı. O yıllarda özellikle ekonomik kriz yüzünden hüküm süren yoksulluk ve Avrupa’da gittikçe güçlenen ve yayılan faşizm ABD’deki komünist hareketi güçlendirmişti. “ABD Komünist Partisi’nin 1930′da 7500 üyesi varken, bu sayı 1939′da yaklaşık 100 000′e çıktı.”(1) Ethel de Genç Komünistler Derneği’ne katıldı, Julius ile orada tanıştılar ve 1939’da evlendiler.

“Ağustos 1936′da, onun çalıştığı işyeri de sermayeye karşı işçi mücadelelerine sahne oldu. Bir yılı aşkın süredir sendika üyesi olan Ethel, grev komitesine seçildi. Talepler haftada 35 saatlik çalışma, haftada beş iş günü ve altı gün yıllık tatildir. Kapitalistler mücadeleyi kırmak için her yola başvurdular. Grev kırıcılar işe alındı. Grev komitesi kadın işçilerle bir direniş eylemi planlayıp uyguladılar. Aralarında Ethel’in de olduğu kadın işçiler, mal getiren ve götüren arabaları engellemek için yola yattılar. Grev komitesi üyeleri, bir oturumdan sonra evlerine dönerken demir çubuklarla silahlanmış saldırganların baskınına uğradılar. Grev bir uzlaşmayla sona erdi. Ethel, grevin elebaşlarından biri olarak firmada her türlü baskının hedefi haline geldi. Sonra da ihbarsız olarak ve tazminat verilmeksizin işine son verildi. Ethel, işine son verilmesine karşı dava açtı, firma onu yeniden işe almak zorunda kaldı… Ethel, 1940′ta Komünist Partisi’nin bir seçim çağrısını imzaladı; bu imza daha sonra onun davasında büyük bir öneme sahip olacaktır. FBI’ın uzun zamandır sürdürdüğü anti-komünist cadı avında salt bir imza için bile imzacılar hakkında dosya açılıyordu. Tabii Ethel de dosyalanır! Dosyasına ikinci “mim”, İstatistik Dairesi’ne sırf kızlık soyadıyla işyeri başvurusunda bulunduğu için konur. Evli kadınların o zamanlar bir iş bulma konusunda nerdeyse hiçbir şansı yoktur.” (1)

Julius Rosenberg ise 12 Mayıs 1918’de New York’ta Yahudi göçmeni bir ailenin beş çocuğundan biri olarak dünyaya geldi.1939 yılında City College of New York’tan elektrik mühendisi diploması aldı. Üniversite yıllarında Genç Komünistler Derneği’nde aktif olarak çalışmaya başladı.1940’ta ABD Kara Kuvvetleri İşaret Alayı’nda görev aldı ve bu görevi sırasında radar ekipmanları üzerinde çalıştı.

1945 yılında Julius Komünist Partisi’ne üyelikten dolayı işten çıkarıldı.

Ethel’in kardeşi Çavuş David Greenglass da, ABD Genç Komünistler Derneği üyesiydi. Askerliğini Kara Kuvvetleri’nin Los Alamos’ta yürüttüğü atom bombası projesinde teknisyen olarak yapmıştı. Terhis olurken uranyum ve bazı aletleri çaldı ve yakalandı. Daha sonra bu olay FBI tarafından ona şantaj yapmak amacıyla kullanılacaktır.

Onu casuslukla suçlayarak tutukladılar. Rosenbergerg’lere nükleer silahlarla ilgili gizli bilgileri verdiği iddia edildi. Bu bilgilerin, ABD’deki casusluk şebekesinde çalışan İsviçre asıllı Harry Gold aracılığıyla New York’taki Sovyet konsolos yardımcısı Anatoli A. Yakovlev’e verildiği ileri sürüldü. Gold, 23 Mayıs 1950’de, İngiliz casusu Klaus Fuchs hakkında yürütülen soruşturma kapsamında tutuklandı. Kısa bir süre sonra da Rosenberg’ler gözaltına alındılar. Onlarla işbirliği yaptığı iddia edilen Morton Sobell, Mexico’ya kaçtı ancak yargılanmak üzere Amerika’ya iade edildi. Davanın baş tanığı olan Greenglass gizli bilgileri Gold aracılığıyla SSCB’ye verdiğini itiraf etti ve15 yıl hapse mahkum edildi. Grenglass, başlangıçta kız kardeşi Ethel’in olayla bağlantısını inkar etmiş ancak sonradan kocasının bağlantılarını bildiğini ve bazı bilgileri onun için daktilo ettiğini söylemiştir. Gold ve Sobell 30 yıla mahkum edildiler.

“Rosenbergler aleyhine, Amerikan sermayesinin ve onun hükümetinin, Sovyetler Birliği’nin atom bombasını geliştirmesinin “suçluları”nı ortaya sunma … dışında hiçbir şey [kanıt G.A.] yoktur. Gerek savcılar ve gerekse hakim Kaufmann ve daha sonraki davanın tüm yeniden görülme girişimlerindeki tüm diğer hakimler gerçekte Washington tarafından yönlendirilmiştir. Şimdiye kadar yayınlanmasına izin verilen 200 000′den fazla sayfayı kapsayan FBI dosyaları, CIA notları, dava belgeleri ve kopyalar bunu açıkça kanıtlıyor. Aleyhteki “esas kanıt” güya bombanın mekanizmasını gösteren çocuksu bir kroki idi.

Amerikalı atom fizikçisi ve Nobel ödülü sahibi Prof. Urey’nin ABD Başkanı’na telgrafında bu konuda şöyle deniyor: “Rosenberglere karşı dava her türlü mantığa ve adalete aykırıdır… Greenglass gibi bir kişi, atom bombasının fiziğini, kimyasını ve matematiğini herhangi bir kimseye kesinlikle veremeyecek durumdadır.” (1)

6 Mart 1951 yılında New York kentinde yapılan duruşmada Rosenbergler ölüme mahkum edildiler.

Rosenberglerin aleyhinde David Greengrass ve karısının ifadeleri dışında başka kanıt olmamasına ve tüm dünyadan gelen tepkilere rağmen ölümle cezalandırılmalarını anlayabilmek için, o dönem Amerika’sına bir göz atmakta yarar var:

2. Dünya Savaşı’nın 1945 yılında bitmesinden sonra, Amerika ile Sovyetler Birliğinin iki düşman kampta yer aldığı gerçeği tekrar gün yüzüne çıktı. Amerika’da, Sovyetler Birliğinin ve tüm sol gruplarla birlikte Amerikan Komünist Partisi’ne karşı kampanyalar başlatıldı. 1938 yılında kurulmuş olan Amerika Karşıtı Faaliyetleri Soruşturma Komitesi, komünist olduğunu düşündükleri kişileri kara listeye alıp yıldırma politikası izlemeye başladı.

1949 yılında Amerika’dan sonra, Sovyetler Birliği’nin de atom bombasını yapması ve yer altında denemesi bu korkuyu iyice pekiştirdi. Amerika’ya göre bu teknoloji sadece kendi tekelindeydi ve ancak bir casusluk olayı vesilesiyle, Sovyetler Birliği’nin atom bombasının gizli bilgilerini ele geçirmiş olabilirlerdi. Komünist avı dalga dalga Amerika’yı sardı.

9 Şubat 1950’de Cumhuriyetçi Parti senatörü Joseph McCarty, Komünist Partisi’ne üye olduklarını ve devlet aleyhine çalışmak üzere örgütlendiklerini iddia ettiği yaklaşık 200 kişinin adını basına verdi. Bu kişiler arasında Orson Wells, Leonard Bernstein, Charlie Chaplin gibi sanatçılar; Arthur Miller, Howard Fast, Dashiel Hammett, Lilian Hellmann gibi yazarlar da vardı. Geçmişte herhangi bir sol grupla ilişkisi olanlar ya da olduğu düşünülenler ifade vermeye çağrılıyorlardı. Arkadaşlarının adını vermeyenler ve pişman olmayanlar “kara liste”ye alınıyorlardı. Bu listedeki isimlerin bundan sonra iş bulması imkansızdı. Soruşturmadan kurtulmanın tek yolu 10 komünisti ihbar etmekti.

Listedeki isimlerden kimileri bunu kesinlikle reddetmiş, kara listeye alınmayı göze almış ve hatta kimileri Amerika’dan ayrılmak durumunda kalmıştır. Ünlü yönetmen Elia Kazan ve arkadaşlarının adlarını veren bazı kişiler ise “hain” olarak tarihteki yerlerini almışlardır.

Listedeki isim sayısı bir süre sonra 50’ye indi. 4 yıl süren soruşturmalar sonucunda suçlu bulunan olmadı.

McCarty Amerika’sında “komünist” olarak suçlanmak için sisteme karşı olmak yeterliydi. Yeterince aydının saf dışı bırakıldığına ve topluma korku salındığına karar verildiğinde McCarty de görevini tamamlamış oldu. 1954 yılında Amerikan Senatosu McCarty’nin eylemlerini kınayan bir karar aldı. Destekçisi kalmayan McCarty’nin de sonu gelmiş oldu.

O sıralarda Amerikan başkanı olan Eisenhower, bu dönemi sessizce izlemekle yetinmiş ve 1954’te “komünizmi izleme kanunu” çıkararak, McCarty’nin yaptığını yasal hale getirmiştir.

İşte Rosenberglerin yargılandığı yıllarda Amerika’da böyle bir korku ve baskı dönemi hüküm sürüyordu.

“Julius ve Ethel, mahkûmiyetlerinden sonra da pes etmediler. Hukuku incelediler, yargılama usulü sorunlarında uzman haline geldiler ve avukatlarıyla birlikte sürekli yeni dava dilekçeleri hazırladılar. Amerikan Yargıtay’ı, davanın yeniden incelenmesini tam beş kez reddetti! Yani başka bir mahkeme daha yoktu ve daha yüksek hiçbir adli merci de kararı incelemiyordu. Çok sayıda usûl hatası en titiz bir şekilde kanıtlanmış olmasına, onları aklayan yeni kanıtlar sunulmasına rağmen, Amerikan adaleti, devletin sadık emir eri olmaya devam etti. İdam hukuken dört kez ertelendi. Bu gaddar oyuna 18 Haziran’a kadar devam edildi. İdamdan bir gün önce, bir yargıcın idamın ertelenmesi kararı üzerine yine bir ümit ışığı doğdu fakat bu karar bir başka mahkeme tarafından derhal iptal edildi.”(1)

Sosyalist devletler, devrimci ve ilerici dünya hareketleri idamlara karşı seslerini yükselttiler.

Fransa, İtalya ve hatta Katolik kilisesinin başı olan papa bile Rosenbergler’in affedilmesi için çağrıda bulundu. “Amerikan yetkilileri “yalan söyledik” diye ifade verin idamınızı 30 yıl hapis cezasına indirelim diye teklif götürmüş fakat [Rosenbergler tarafından- G.A].kabul görmemiştir. Daha sonra yapılan 20 yıl teklifi de kabul edilmedi. Sanıklar yalan söylemediklerini ifade etmişlerdir. Son yapılan teklif ise, Bayan Rosenberg’in bütün suçu eşine yüklemesi karşılığında serbest bırakılması şeklindeydi ancak Ethel bunu da reddetti. Bu teklifler idam gününe kadar devam etti. İdamlarının 18 Haziran tarihinde gerçekleştirileceğinin bildirilmesi üzerine çift, 18 Haziran’ın evlilik yıldönümleri olmasını gerekçe göstererek idamı 19 Haziran tarihine aldırdı. Rosenbergler elektrikli sandalyede idam edildi.”(2)

Rosenberlerin Robert ve Michael adında iki oğulları vardır. Anne ve babalarının ölümünden sonra aile dostları olan Meeropol’ların soyadını almışlar ve “ We are Your Sons” yani “Biz Sizin Oğullarınızız” (3) adlı bir kitap yazmışlardır.

Rosenberg’ler onurlu, cesur ve taviz vermeyen tutumlarıyla ölüme gitmişler, davalarına ihanet etmemişlerdir. Onları saygıyla anıyoruz.

Ölümleri bütün dünyada tepki ile karşılanmış, onlar için tiyatro oyunları, şiirler yazılmış, şarkılar bestelenmiştir. Yazıyı bu cesur ve onurlu insanlar için Melih Cevdet Anday’ın yazdığı şiirle bitirmek isteriz:

ANI

Bir çift güvercin havalansa

Yanık yanık koksa karanfil

Değil bu anılacak şey değil

Apansız geliyor aklıma

Neredeyse gün doğacaktı

Herkes gibi kalkacaktınız

Belki daha uykunuz da vardı

Geceniz geliyor aklıma

Sevdiğim çiçek adları gibi

Sevdiğim sokak adları gibi

Bütün sevdiklerimin adları gibi

Adınız geliyor aklıma

Rahat döşeklerin utanması bundan

Öpüşürken bu dalgınlık bundan

Tel örgünün deliğinde buluşan

Parmaklarınız geliyor aklıma

Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm

Kahramanlıklar okudum tarihte

Çağımıza yakışan vakur, sade

Davranışınız geliyor aklıma

Bir çift güvercin havalansa

Yanık yanık koksa karanfil

Değil unutulur şey değil

Çaresiz geliyor aklıma.

                   Melih Cevdet Anday

Kaynaklar:

(1) http://merichrd.wordpress.com/2007/01/14/ethel-ve-julius-rosenberg-bir-yaklasim-denemesi/

(2) http://tr.wikipedia.org/wiki/Ethel_ve_Julius_Rosenberg

(3) Biz Sizin Oğularınızız, Doğan Kitap, 1998.

*Söz ve Eylem’in 17-18. sayısında yayınlanmıştır. (sayının tamamı)