Grek ve Ermeni Etnik Temizliğinin Son Safhası
Burjuvazi; Osmanlıdan devraldığı ulusların, halkların inkârı ve imhası geleneğini, Cum huriyet tarihi boyunca sürdürdü, sürdürüyor.
Küçük Asya’nın kadim halkları Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, Nasturiler, Pontuslar, Grekler (Rumlar) sırasıyla bu inkâr ve imha geleneğinden paylarını aldılar. Bu topraklarda, halkların ulusal kurtuluş mü cadeleleri kanla bastırıldı; halklar tehcire, mecburi iskâna, etnik temizlik ve soykırıma tabi tutuldular; topraklarından koparılıp sürüldüler. 6 – 7 Eylül, bu topraklarda yaşanan inkâr ve imhanın ne ilki, ne de sonuncusudur.
6 – 7 Eylül; 1923 Lozan Mübadele Antlaşma sı’ndan sonra yalnızca İstanbul ve birkaç ilde kalan Greklerin ve Ermenilerin bakiyelerinin Türkiye’den kovulması; bu bakımdan da 1913-14, 1915-16 ve 1920 yıllarında uygulanan soy kırım ve tehcirlerin tamamlan masıdır.
6 – 7 Eylül barbarlığı, Kıbrıs’ta 1950’den sonra Kıbrıs’ta yaşananlar bahane edilerek uyulamaya konuldu. Kıbrıs, 1876‘da Osmanlı’nın Rusya’ya yenilgisinin ardından Osmanlı lehine arabuluculuk yapması nın ganimeti olarak İngilte re’ye bırakıldı. İngiltere, 1914’te Kıbrıs’ı doğrudan ilhak etti. 1950’lerde adada İngiliz sömürgeciliğine karşı Greklerin örgütlediği mücadele sonrasında ise,
1878den 1950ye kadar Kıbrıs’ı ve Kıbrıs Türklerini unutan Türk egemenleri, bir anda Kıbrıs’ı hatırlayı verdiler. Türk burjuvazisi, adadaki Türkleri İngiliz emperyalizmini göz ardı ederek Greklere karşı ör gütlemeye başlayınca, Kıbrıs sorunu Türk ve Grek milliyetçilerinin mücadelesine dönüştü. Türk burju vazisi, Kıbrıs halkının geleceğini karartan bu milli yetçi kavgayı Türkiye’de kalan “azınlıkların” kıyım ve tehcirine gerekçe olarak kullandı.
Greklerin ve Ermenilerin ölüm tehdidiyle topraklarından sökülüp atılmaları, Özel Harp Dairesi tara fından hazırlanarak yürütüldü. Önce her zaman yaptıkları gibi, provokatif haberlerle, saldırının koşulları hazırlandı. 6 Eylülden birkaç gün önce Hürriyet gazetesi İstanbul’daki Greklerin ENOSİS’i* gerçekleştirebilmeleri için Kıbrıslı Greklere para yar dımı yaptıklarını 1. sayfadan büyük puntolarla du yurdu. 6 Eylül’de Selanik’te, Mustafa Kemal’in doğduğu evin bahçesine Özel Harp Dairesi elaman larınca bomba atıldı. Haber aynı gün gazetelerin ikinci baskısıyla duyuruldu. Daha önce Türkiye’ni birçok ilindeki İzmit, Adapazarı, Sivas, Trabzon, Er zincan vb. Komünizmle Mücadele Derneklerinden toplanıp İstanbul’un çeşitli semtlerinde hazır tutulan faşist çeteler, harekete geçirildi. Hitlerci yöntemlerle önceden işaretlenen Ermeni ve Greklere ait ev ve işyerleri yakılıp yı kıldı; direnenler öldürüldü. Bu vahşet sonrasında ise sadece saldırıya uğrayanlar değil, ülkenin diğer bölgelerinde İzmir, Gökçeada, Bozcaada vb. yaşayan Grekler ve Erme niler de ülkeyi terk etmek zorunda kaldılar. Ülkelerinden kovulanların mal varlıkları, sahte evraklarla, bürokrasinin üst katları arasında bölüşüldü.
Böylece 1895’te başlayan, 1915’te doruk noktasına ulaşan 1920’de Pontus tehciriyle devam eden “Hıristiyan azınlıklar”ın etnik temizliği, 6 – 7 Eylül 1955’te tamamlanmış oldu.
Dünden bugüne değişen bir şey yok, Dün 67 Ey lül’de görev alanlar ile aynı tezgahta yetiştirilenler, bugün iktidar koltuklarında oturmaktalar ve “eşitlik ve kardeşlik” adı altında aynı geleneği sürdürüyorlar.