1 Mayıs 2012

Dünya halkları, 1 Mayıs 2012’yi  kapitalizmin dünya krizinin derinleşme eğilimini koruduğu, ekonomik krizin politik kriz ve savaşa doğru evrildiği, burjuva hükümetlerin üzerinde durduğu zeminin çatırdamaya başladığı bir ortamda karşıladılar.

Burjuva hükümetler patlamaya hazır bir volkan üzerinde oturuyorlar ve burjuva ideologların da seslendirdiği gibi, geleceklerinden emin değiller. Toplumdaki kaynaşma, kendini, birbirlerinden kopuk da olsa, kendiliğinden eylemlerle ortaya koyuyor. Bunalımın derinden sarstığı ülkelerde kendiliğinden patlamalar sıklaşıyor, genişliyor ve sarsıcı olmaya başlıyor. Bu, madalyonun bir yüzüdür. Madalyonun öteki yüzünde ise giderek artan savaş tehdidi ve burjuva gericiliğin koyulaşması vardır.

Öte yandan, kendiliğinden hareketin büyümesi karşısında, ideolojik savrulma ve örgütsel dağınıklık, kendiliğinden hareketin kanatları altına sığınarak devimci teoriden, politikadan ve örgütten kaçış, sınıf hareketinin temel eğilimi olmayı sürdürüyor.

1 Mayıs 2012, bu durumu en net biçimde bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Dünya halkları, işçiler, 1 Mayıs 2012’de sayısı ve öfkesi büyüyen kitleler halinde dünya sokaklarını işgal ettiler; ezilen ve sömürülen bütün toplumsal kesimler, kendi istemlerini kendi eylem ve örgütleriyle alanlara taşıdılar.

Türkiye’deki 1 Mayıs kutlamaları, dünyadaki bu tablo ile uyum içindedir. İşçi sınıfı, toplumun değişik kesimleri, kadınlar, örgenciler vb. kendi istemleri ve örgütleriyle 1 Mayıs’a katıldılar. Her yıl 1 Mayıs’ın bir öncekinden, toplumun bütün ezilen ve sömürülen kesimlerinin katılımıyla daha yığınsal kutlanması, toplumsal hareketin büyümeye başladığını, taşınan belgiler ve atılan sloganlar örgütlülüğün ve mücadele bilincinin giderek geliştiğini gösteriyor. Ama aynı belgi ve sloganlar toplumsal hareketin başka bir özelliğine; yerelliğe, parçalanmışlığa ve kendiliğindenliğe işaret ediyor. Bir tek Kürt Özgürlük Hareketi; birincisi örgütlülüğü ve yığınsallığıyla, ikincisi ulusal mücadele ile toplumsal mücadele arasındaki bağın daha da güçlendirilmesiyle bu tablonun dışındadır. Kürt Özgürlük Hareketinin Newroz ile 1 Mayıs arasında kurduğu ilişki bu tespiti doğruluyor.

2012 -1 Mayıs’ının bileşimi ve yığınsallığı dikkate alındığında, gelişmekte olan sınıf mücadelesinin,  başarının bir öğesine; sayıya sahip olduğunu söylemek abartma olmaz; “ama sayılar ancak, bileşim onları birleştirir ve bilgi de yönetirse bir kefeye toplanır.”

Sınıf hareketinin mevcut durumu, hareketin büyümeye başladığını ve toplumsal tabanının genişlediğini; buna karşın siyasi hareketin ideolojik savrulma ve örgütsel parçalanmışlık içinde, kendiliğinden hareketin gerisinde kaldığını gösteriyor. Sorunun bu netlikte ortaya konulması çözümün yarısıdır. Diğer yarısı ise soruna bilinçli ve örgütlü müdahalededir. Çünkü çözümün kendisi teoride değil, pratiktedir.